Türkan Saylan – ‘Son Nefeste Son Savunma’ kitabı yayında

Hüseyin Karataş, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ’nin (ÇYDD) avukatı. ÇYDD kurucusu Türkan Saylan, sadece müvekkili değil, arkadaşıydı da. Saylan, ölmeden önce yazmaya başladığı kitabını, Karataş’ın bitirmesini vasiyet etti. Geçen hafta Siyah Beyaz Yayınları’ndan çıkan ‘Son Nefeste Son Savunma’ adlı bu kitap, dernek ve Saylan hakkındaki iddialara belgelerle cevap veriyor. Bugünlerde CHP’den milletvekili adaylığına hazırlanan Karataş’la, değişen hayatını konuştuk.

Avukat Hüseyin Karataş (57), yakın arkadaşı Türkan Saylan’la ilişkisini, “Hocamla ilişkim avukat müvekkil ilişkisinin çok ötesinde” diye özetliyor. Hayranı ve arkadaşı olduğu Saylan’ın ‘Son Nefeste Son Savunma’ adlı kitabını yazdığı günlerine de eşlik etmiş. “Kitap için gereken mahkeme kararları ve duruşma tutanaklarını hazırlıyordum. Türkan Hocam da o çok sevdiğim elyazısı notlarını bana okuyordu.”

Kitap taslağı, 13 Nisan 2009’daki Ergenekon soruşturması sırasında polisin el koyduğu evrak arasındaydı. Ölüm döşeğindeyken Karataş’a “Ben dünyamı değiştiriyorum, öbür tarafa gidiyorum. Bu belge kitabımızı bir an önce basalım. Tarihe bir not olarak kalsın” demişti. Bu vasiyetten sonra Karataş, dilekçe verip taslağın iadesini talep etti. “Gidip gözaltındaki kitap taslağını aldık. Bize yediemin olarak teslim edildi. Savcılık isteyince götürüp vermek zorundayız.”

Av. Karataş, sadece ÇYDD değil, birçok büyük şirketin de hukuk danışmanı. Sülalesinin ilk kez ortaokul ve liseye giden, üniversite eğitimi alan ilk üyesi. Amasyalı, okuma-yazma bilmeyen yoksul bir ailenin çocuğu. Dokuz kardeş. Annesi ilkokulda müstahdem, babası ayakkabı tamircisi. Öğrenciliği boyunca ihtiyaçlarını kendisi karşılamak zorunda kaldı. İhtiyaç sahiplerine yardım etme isteği o yıllarda yeşerdi. İlkokulda simit sattı. Parasız yatılı sınavlarını dereceyle kazandı. Harçlığını bu kez ayakkabı boyacılığıyla kazandı. Çocukluğundan beri, “Hâkim olacağım” diyordu.

ÜNİVERSİTEDE HAMALDI GÜNDE 45 TON TAŞIDI

Büyüyüp güçlenince lisede hamallığa başladı, Hukuk Fakültesi’ni kazanınca da İstanbul sebze ve meyve halinde çalışmayı sürdürdü. “Üniversite sonuna kadar yaz tatillerinde hamallık mesleğini sürdürdüm. Günde 45 ton taşıyordum. Ciddi para kazanılıyordu. Bu parayla kışın öğrenimime devam ediyordum. Ailemin de ihtiyaçlarını karşılıyordum.” Okul bittiğinde hâkimlik sınavını dereceyle kazandı. 1978’de Giresun Espiye’ye atandı. “Hâkim ve savcıların namlunun ucunda olduğu bir dönemdi” diyor. Kaos ortamından uzak kalmak için askerliğini yaptı. Döndükten sonra idealindeki meslek olmasına rağmen, hâkimliğin ideallerini gerçekleştirmekten uzak olduğuna karar verdi. İstifa etti, İstanbul’a gelip avukatlık yapacaktı. “İstanbul’da yedi-sekiz bin avukat vardı. ‘İnsanlar bana neden gelsin’ sorusunu sordum kendime. Farkım olmalı, kendimi geliştirmeliyim, dedim. Evli ve iki çocuklu olduğum halde İngiltere’ye dil öğrenmeye gittim.”

Cambridge’te geçen iki yıl boyunca dil öğrenirken, geride bıraktığı hâkimlik yıllarına bakmadan garsonluk, barmenlik yaptı. 1983’te İngilizce sertifikasıyla İstanbul’a döndüğünde “Orada ne öğrendin” diye soranlara “İki şey öğrendim” dedi. Demokrasiyi ve ticari terbiyeyi öğrenmişti. “İngilizler için ticari terbiye, hile yapılmaması ve verilen sözde durulması demek. Bu terbiyeye göre siz koşul itibariyle diğerinden önde olsanız da karşı tarafın hakkını gözetebilmelisiniz.” Avukat olarak ticari davalara bakmak istiyordu. Ama önce İngilizce bildiğini duyurmasını gerekiyordu. Bankacılık alanında uzman olmak istiyordu. Uluslararası bir bankaya başvurdu, amacı banka müşterilerine ulaşmaktı. Bankadan ücret talep etmedi. Bankanın genel müdürü, Karataş’ı dinledikten sonra hukuk servisi şefi olarak işe aldı. Kısa sürede müdür yardımcısı olmadan müdürlüğe terfi etti. 10 yıl çalıştıktan sonra hukuk danışmanı olarak istifa etti. “Bu süre, çalışma standardımı bilen iyi bir müşteri kitlesi yarattı.” Nişantaşı’nda kendi hukuk bürosunu kurdu, iş potansiyeli gitgide büyüdü. 20 kişilik ekibe, avukat oğlu da katıldı. Esas olarak ticari davalarla ilgilense de ÇYDD davaları gibi
istisnaları oldu.

UCUZ ÇALIŞMAM AMA ALDIĞIM PARAYI SİZE BAĞIŞLARIM

12 yıl önce komşu eczanenin sahibesi Nişantaşı’ndaki hukuk bürosuna geldiğinde, hayatının seyrinin değişeceğini bilmiyordu. 1999’da ÇYDD Başkanı Türkan Saylan, dernekle ilgili davalar başlayınca, “Bizim bir avukata ihtiyacımız var” diyor. Dernek saymanı, Karataş’ın hukuk bürosuna komşu eczanenin sahibi, Saylan’a, Karataş’tan söz ediyor. Karataş’tan da olumlu cevap alınca Türkan Saylan’la birlikte ziyaretine geliyor. Saylan, avukat ücretini ödeyemeyeceklerini söylediğinde, “Ucuz çalışmam ama aldığım parayı size bağışlarım” diyor. Karataş, Saylan’la o günden sonra başlayan ilişkisini şöyle tarif ediyor: “Abla-kardeş, anne-evlat diyelim; ilişkimiz kesintisiz devam etti. Çok güzel anılarımız var. Yaradılışımız çok benziyor. O da bir işle yetinmezdi. Yazı yazarken TV izler, bir yandan da yanındakilerin konuşmalarını dinleyip müdahale ederdi. Ben de böyleyim. İletişimimiz hiç kopmadı. Çalışma tarzlarımız fazlasıyla benzerdi.”

Uluslararası bir bankanın hukuk servisinde yöneticilik yaptıktan sonra zengin bir müşteri portföyüne sahip oldu, üst üste kazandığı ticari davalarla geçinip gidiyordu. Ama ÇYDD’nin avukatlığı teklifini kabul etmekle kalmadı. Derneğe üye oldu, Türkan Saylan’la birlikte şehir şehir dolaştı, dosyalar dolusu iddialara karşı hukuk mücadelesi verdi. Berdel ya da kuma geleneğine kurban gidecek kız çocuklarının burslu öğrenim görmesi için çalıştı. “ÇYDD’liler hiçbir çıkar beklentisi olmadan canla başla çalışıyorlardı. Türkan Hoca hayatını vakfetmişti. Zaten başlı başına görülüp tanınması gereken çok enteresan bir insandı. Eğer şu an burada olsaydı, on dakika sonra siz, hocam Van’da bir okul ihtiyacı var mı, nasıl yardım edebilirim, derdiniz. Çekim alanı vardı, etkilerdi. Samimiydi, insanlar arasında ayırım gözetmezdi.” Karataş bütün bunlara tanık olduktan sonra yıllardır tek başına sürdürdüğü yoksul çocuklara burs vermeyi, ÇYDD’yle organize biçimde yapmaya karar verdi. Hem avukatlık ücretini hem de başka bağışlarla yüzlerce öğrencinin öğrenim görmesine katkıda bulundu. Bir yandan da derneğe üye ve genel merkez delegesi oldu.

STATÜ DEĞİL HİZMET İÇİN

İnsanlar genellikle para kazanmak, iyi yaşamak, statü ve prestij sahibi olmak için yaşar. Kimileri başarır. İnsanları en mutlu edeni de sosyal statü sahibi olmaları ve bunun öldükten sonra da devam etmesi. Ama Türkan Saylan için bunun hiç önemi yoktu. 2005’te Ankara’daydık. Cep telefonu çaldı. Karşısındaki bir süre dinledikten sonra “Hayır, adım kesinlikle olmaz. Olacaksa Çağdaş Yaşam olsun” dedi. Telefonu kapattıktan sonra sordum. Meğer bir belediye başkanı arayıp adını sokağa vermek istediklerini söylemiş. Türkan Saylan kabul etmedi. Çünkü sadece hizmetin peşindeydi.

YAŞAMA ÇIĞLIK KATAN KADIN

Hocamın iki çığlığı vardı unutamadığım. ÇYDD yöneticisi Prof. Ayşe Yüksel tutuklandığında, Saylan hastanedeydi, son günlerini yaşıyordu. Yanındakilere “Fişimi çekin” demiş. O gün Yüksel’in tahliye edildiğini haber vermek için aradım. “Sizi ziyarete geleceğim. Ayşe Hanım’ı da yanımda getireceğim” dedim. Türkan Hocam’ın dakikalarca süren sevinç çığlığını unutamıyorum. Nasıl birden o enerjiye kavuştu, nasıl mutluluktu öyle… Yatağından doğrulmuş hemen. Yanından eksik etmediği kırmızı rujunu sürmüş. O günkü sevincini unutamayacağım. Ergenekon aramalarının sadece kendisiyle ilgili olduğunu sanıyordu. Haberlerden diğer ÇYDD yöneticilerine de aynı şeyin yapıldığını öğrendiğinde attığı çığlığı da unutamıyorum. Ama hüzün doluydu bu çığlık. Türkan Saylan benim için yaşama çığlık katan kadındır.

SON NEFESTE SON SAVUNMA

Av. Hüseyin Karataş’ın Son Sözü

Zaman ne çabuk geçiyormuş…

13. Nisan 2009 tarihinin üzerinden neredeyse 22 ay, sevgili Türkan Saylan’ın vefatı üzerinden 21 ay, sevgili Mustafa Balbey’in tutuklanmasının üzerinden yaklaşık 700 gün geçti.

Bu kitapta başlangıç hikayelerini okuduğunuz suçlama ve ithamlar, sonunda Ergenekon adı verilen terör örgütü üyesi olma suçlaması ile üç ÇYDD yöneticisi hakkında bir iddianame düzenlenmesi ile taçlandırıldı.

Bugün bakıyorum da, Ergenekon adı verilen iddianamenin yazımına 2000’li yılların başında başlanmış olmalı. O gün neler söylediyse bugün iddianameye konu edilmiş. Türkan Saylan’ın ve Dernek yöneticilerinin bütün bu suçlamalardan beraat etmiş olması da yetmedi.

Yaşasaydı sevgili Türkan Saylan şüpheliler arasında yer alır mıydı bilinmez. Ama Devlet Televizyonu TRT, yaptığı programlarda “yer alacaktı” diyor. Bir bildikleri var herhalde. Bugüne kadar yaşananlara bakınca hiçbir adımın boşa atılmadığını gördükten sonra…

Bu kitapta satranç tahtasındaki hamleleri ve yıllar sonrasına nasıl yatırım yapıldığını gördünüz.

Bugün, Türkiye’de bizim bilmediğimiz bir Anayasa var galiba üç maddeden ibaret.

1- Atatürk adını anmak yasaktır.

2- Muhalefet etmek yasaktır.

3- Beni ve benim adımlarımı yargılamak yasaktır.

Ben Hukukçuyum.

HUKUK HEPİMİZ İÇİNDİR.

HUKUKU HİÇE SAYANLAR, SONUNDA HUKUKA MUHTAÇ KALMIŞLARDIR.

Tarih böyle söylüyor.

Sevgiyle kalın…

Özgür kalın…

Kaynak:

https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/son-nefeste-son-savunma-17320554

Rusya Federasyonu’nda Şirket Kuruluşu

Avrupa’da Limited Şirket Kuruluşu

Giriş

Karataş Hukuk Bürosu olarak ekteki bilgilerin, başka bir ülkede şirket kurmayı düşünen herkes için ilginç ve yararlı olacağını umuyoruz.

Firmamızın yöneticisi Avukat Hüseyin Karataş aynı zamanda dünya genelinde 6000’den fazla Avukatın üyesi bulunduğu European Lawyers Events (ELE)’ nin de (Avrupalı Avukatlar Organizasyonu) Kurucusudur.

Bu çalışma European Lawyers üyesi olan diğer hukuk firmaları ile beraber gerçekleştirilmiş olup, Avrupa genelinde limited şirketlerin kuruluş aşamaları hakkında genel bir bilgi verilmesi amaçlanmıştır. Bu kılavuz tam ve tamamen güncel bir bilgi kaynağı olarak güvenilmemelidir. Yasalar sürekli değiştiği için herhangi şirket kurmayı tasavvur ettiğiniz AB ülkesi hakkında herhangi bir işlem yapmadan evvel öncelikle bize danışmanızı tavsiye ederiz.

Bütün Avrupa hukuklarında ortak özellik taşıyan alan limited şirketlerin kuruluş kaydıdır. Böyle bir kayıt bazen Ticaret Odası ancak genelde Ticaret Odası’nın eş varlığına rağmen başka bir organ (örneğin İngiltere’de Company House ) tarafından yapılır. Bazı ülkelerde hem kamu kaydı hem de Ticaret Odası’na kayıt yaptırmak zorunludur.

Size hoş ve verimli bir 2011 diliyoruz.

Özel limited şirketin kendi anadilindeki adlandırılışı
Gesellschaft mit beschränkter Haftung (GmbH).
Kuruluş için kimler yetkilidir?
Gerçek ve tüzel kişiler.
Kuruluş döneminde kim sorumludur?
Şirket adına hareket ettikleri sürece şirketleşmeyi yürüten kişiler sorumludur. Şirket ticari tescil yöntemi ile tescil edilene kadar sorumluluk sınırsız sorumluluktur. Kuruluşta genellikle müdürler sorumludur, ancak paydaşlar da sorumlu olabilir.
Kuruluş prosedürü toplamda yaklaşık olarak ne kadar sürer?
1–6 hafta arası.
Bir muhasebeci, avukat, noter veya başka bir danışmanlık yardımı alınmalı mıdır?
Bir avukat ve ya noter danışmanlığı önerilmektedir.
Şirketlerin kurulmasında bir noter senedi veya başka bir resmi senet kurucu mudur?
Noter senedi şirketin kurulmasında kurucu unsurdur.
Kanun tarafından asgari sermaye öngörülmüş müdür?
Evet. €35,000. Kural olarak bunun en azından yarısının ödenmesi gereklidir.
Hisselerin ödenmesinin sigorta edilmesi için herhangi bir kural var mıdır?
Asgari sermayenin ödendiğini belirten, banka tarafından bir açıklama ve yöneticiden bir duyuru gereklidir.
Esas mukavele kanun tarafından mı öngörülmüştür yoksa sadece tavsiye niteliğinde midir?
Esas sözleşmede bulunması gereken emredici bazı hukuki hükümler vardır. Emredici hükümlerin dışında, ortaklar arasında “sözleşme özgürlüğü” geçerlidir.
Şirketin kuruluş aşamasında yönetimdeki kişiler üzerinde ve esas mukavelede herhangi bir resmi kontrol var mıdır?
Ticari kayıtta esas mukavelenin yanında, şirketin adı ve amacı da incelenir.
Bir şirket başka bir şirketin yöneticisi olabilir mi?
Hayır, bir şirket başka bir özel limited şirkete yönetici olamaz.
Kurucu müdür ne şekilde atanır?
Genellikle hissedarlardan oluşan Yönetim Kurulu Kararı ile atanır. Müdürün esas mukavele ile tayin edilmesi de mümkündür.
Şirketi ticaret Odası’na kaydettirmek gerekli midir? Eğer öyleyse bunu kim yapmalıdır?
Şirket eğer ticaret yürütüyorsa Ticaret Odası’na üye olmak zorundadır. ( Ticaret odası ile ticari kayıt birbirinden farklıdır. )
Yıllık hesaplar Ticaret Odası nezdinde mi dosyalanmalıdır? Eğer öyleyse bunu kim yapmalıdır?
Müdürler yıllık hesapları şirketin kayıtlı olduğu mahkemede tescilletmek zorundadırlar.
Resmi olarak kuruluştan önce şirket ticaret yapabilir mi?
Evet, şirket tescil edilmeden önce de iş yapabilir. Şirketi yöneten kişiler, 3. soru uyarınca yola çıkabilirler.
Ortaklar hisse senetlerinin ödenmesi dışında başka bir şey yapmakla yükümlü müdür?
Esas mukavele süresinde daha fazla görev vermezseniz ortaklar ödeme yapmalı ve yıllık hesabı onaylamalılardır.
Yöneticiler şirketin borçlarından dolayı veya üçüncü kişilerin iddialarına karşı ne zaman sorumlu olular?
İflas ilanının gecikmesi durumunda müdürün sorumluluğu doğabilir. Dahası bir müdür vergilerden ve onun döneminde ofiste oluşmuş sosyal güvenlik ödemelerinden de sorumlu olabilir. Ayrıca müdürün diğer hallerden de sorumluluğu söz konusudur.
Kuruluş prosedürü toplamda yaklaşık olarak ne kadara mal olur?
Kuruluşun maliyeti esas mukavelenin karmaşıklığına bağlıdır. Bir şirket için minimum sermaye ile kuruluşun maliyeti yaklaşık olarak €2500 ile €5500 arasında değişmektedir. Bu dosyalama ücretleri( yaklaşık €700) ve noter masraflarını (yaklaşık €350) içerir.
Genel halka yönelik olarak özel şirketlerin kuruluşuna yönelik bilgiler nerede mevcuttur?
Mahkemede ticari kayıt esnasında, avukattan veya noterden bilgi almak mümkündür.
Ek Gözlemler : (GmbH) Avusturya’da çok yaygın bir kuruluş şeklidir.