Biliyorsunuz TBMM Başkanı Cemil Çiçek ‘anayasa’nın 138. Maddesi ölmüştür’ dedi. Anayasanın bir maddesinin olduğunun – hem de meclis başkanı tarafından- ifade edilmiş olması, bir hukuk devletinde kabul edilebilecek bir şey değildir. Eğer bu ifade ediliyor ise o zaman devlete artık hukuk devleti demenin de olanağı kalmamıştır.
Anayasa’nın bir maddesinin ruhuna fatiha okuyan insanlar, acaba anayasanın 138. Maddesinin ne olduğunu merak ettiler mi?
“Mahkemelerin bağımsızlığını düzenleyen anayasanın 138. Maddesi;
Madde 138 – Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdan? kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz,
Görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulanaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.
Meclis başkanı” bu madde ölmüştür’ dediğine göre:
Hakimlerin, görevlerinde bağımsız olmadıklarını,
Hakimlerin, anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm vermediklerini,
Bazı makam, merci veya kişinin yargı yetkisini kullanan hakemlere emir ve talimat verebildiğini,
Görülmekte olan bir dava hakkında parlamentoda yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulabileceğini,
§ Hükümet ve meclisin mahkeme kararlarına uymak zorunda olmadıklarını,
Hükümet ve meclisin mahkeme kararlarını değiştirebileceğini,
Mahkeme kararlarının yerine getirilmesini geciktirebileceğini
anlamamız gerekiyor.
Peki, 17 Aralık denen milattan sonra yaşananlara bakınca meclis başkanımıza hak vermiyor musunuz?
Hukuk, evrensel değerlerinden uzaklaştırıldığında her insan kendi hukukunu kendisi yaratmak isteyecektir. Çünkü insanlar hukuku kendi dediklerinin kabulü olarak algılamaya başlarlar. Bir de gücün sahibi oldunuz mu, değme keyfine; “beni kimse yargılayama Yargılayacak olanlar da benim suçsuz olduğumu teyit edecek olaniarclır” mantığı, 900 yıl öncesinin mantığından bile uzak.
Atatürk’ün kurmaya çalıştığı, modern, çağdaş Türkiye bugün bunları mı konuşuyor olmalıydı?
Dünya ne hukuk tanımazlar, ne diktatörler tanıdı zamanında_ Ama yaşamda kalan yalnızca hukuk ve özgürlük inadı oldu.
Hukuk hepimiz için.
Hukukun ışığı ile aydınlandığımız günler olsun artık.